Güvenli Ağ Erişim Hizmeti SASE
- 32
İş dünyası, hızla gelişen teknolojiyle birlikte köklü bir dönüşümden geçiyor. Bu dönüşümün merkezinde iki temel unsur bulunuyor: bulut hizmetlerinin yaygınlaşması ve hibrit çalışma modelinin benimsenmesi.
Gartner’ın öngörülerine göre, 2028 yılına kadar işletmelerin %90’ı bulut hizmetlerini sadece bir teknoloji yeniliği olarak değil, aynı zamanda rekabet için bir zorunluluk olarak benimseyecek. Kuruluşlar; çeviklik kazanmak, operasyonlarını büyütmek ve altyapı maliyetlerini düşürmek amacıyla bulut teknolojilerine yöneliyor. COVID-19 salgını da bu süreci hızlandırarak uzaktan çalışmayı kalıcı hale getirdi. Gartner, 2025 yılı itibarıyla çalışanların %65’inin haftada en az bir gün uzaktan çalışacağını öngörüyor.
Bulut sistemlerinin kullanımı ve hibrit çalışma düzeni, işletmelere ölçeklenebilirlik, süreklilik, çalışan memnuniyeti ve verimlilik gibi birçok avantaj sağlasa da; aynı zamanda veri güvenliği, erişim kontrolü, uyumluluk ve bağlantı sürekliliği gibi yeni zorlukları da beraberinde getiriyor.
Yeni Tehditler, Yeni Yaklaşımlar Gerektiriyor
Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte siber tehditler de çeşitleniyor. Özellikle uzaktan erişim noktaları ve bulut kaynakları, saldırganlar için cazip hedefler haline geldi. Geleneksel ağ güvenliği çözümleri ise dağınık sistem mimarilerini korumada yetersiz kalıyor.
Bu nedenle işletmelerin, bugünün ihtiyaçlarına ve geleceğin tehditlerine karşı dayanıklı, bütüncül ve bulut tabanlı bir güvenlik yaklaşımına geçmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Türkiye’de Kurumların Karşılaştığı Temel Zorluklar
1. Parçalı Yapılar ve Dağınık Yönetim
Geleneksel ağ ve güvenlik çözümleri genellikle farklı ortamlarda (bulut, şirket içi, uzaktan) çalışan bağımsız sistemlerden oluşur. Bu da politikaların tutarsız uygulanmasına ve görünürlük eksikliğine neden olur. BT yöneticileri, sistemleri manuel olarak uyumlu hale getirmeye çalışırken hata riski artar.
2. Veri Siloları
Kurum içi, bulut ve SaaS uygulamaları arasında dağılmış veriler, görünürlük eksiklikleri, yetkisiz erişim, veri sızıntısı ve içeriden gelen tehditlere açık hale gelir.
3. MPLS ve VPN Kısıtları
Geleneksel VPN ve MPLS çözümleri bulut altyapıları ve küresel erişim için uygun değildir. Gecikme, performans düşüklüğü ve yüksek maliyet gibi sorunlar yaratır.
4. Uzaktan Erişim Tehditleri
Modern saldırganlar, uzak noktalardan sistemlere sızarak yasal kullanıcılar gibi davranabilir. Özellikle şirket dışından gelen erişimlerde bu tür tehditlerin tespiti zorlaşır.
Çözüm: SASE (Secure Access Service Edge) Yaklaşımı
Gartner, bu yeni ihtiyaçları karşılamak amacıyla 2019 yılında Güvenli Ağ Erişim Hizmeti (SASE) mimarisini önerdi. Bu yaklaşım; ağ ve güvenlik hizmetlerini tek bir çatı altında, bulut tabanlı ve entegre şekilde sunar.
SASE, şu teknolojileri bir araya getirir:
• Sıfır Güven Ağ Erişimi (Zero Trust Network Access - ZTNA)
• Güvenli Web Ağ Geçidi (Secure Web Gateway - SWG)
• Hizmet Olarak Güvenlik Duvarı (Firewall as a Service - FWaaS)
• Bulut Erişim Güvenliği Aracısı (Cloud Access Security Broker - CASB)
• Veri Kaybı Önleme (Data Loss Prevention - DLP)
• Yazılım Tanımlı Geniş Alan Ağı (SD-WAN)
Bu yapı sayesinde kurumlar:
• Dağıtık kullanıcılar ve uygulamalar için güçlü güvenlik sağlar,
• Ağ performansını artırır,
• Tek merkezden yönetimle operasyonel karmaşıklığı azaltır,
• Uyum, şeffaflık ve kontrolü artırır.
Sonuç
Türkiye’deki işletmeler için hibrit çalışma modelleri artık bir ayrıcalık değil, bir gereklilik haline geldi. Aynı şekilde bulut bilişim çözümleri de her geçen gün daha fazla işletmenin odağında yer alıyor. Ancak bu dönüşüm süreci, sadece teknoloji yatırımı ile değil; doğru mimari, güçlü siber güvenlik ve entegre yönetim yapılarıyla desteklendiğinde sürdürülebilir olur.
SASE mimarisi, bu yeni çağda işletmelerin güvenli, esnek ve performanslı bir dijital altyapı kurmaları için en uygun çözüm yoludur.